İspanyolca içindeki dicho ne anlama geliyor?
İspanyolca'deki dicho kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte dicho'ün İspanyolca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İspanyolca içindeki dicho kelimesi demek, söylemek, (emir anlamında) söylemek, varsaymak, farzetmek, olarak kabul etmek, yönetmek, iddia etmek, iddia etmek, ilave etmek, konuşmak, belirtmek, söylemek, açıklamak, anlatmak, söylemek, belirtmek, yazmak, söylemek, açıklamak, ifade etmek, kelimelerle ifade etmek/anlatmak, salmak, iddia etmek, meramını anlatmak, kendini ifade etmek, ifade etmek, espri patlatmak, söylemek, demek, söylemek, bahse konu, söz konusu, bahsedilen, deyim, deyiş, tabir, özdeyiş, atasözü, özdeyiş, deyimsel ifade, sürekli tekrarlanan söz, istemek, doğruyu söylemek gerekirse, itirafta bulunmak, başka biçimde anlatmak, başka şekilde ifade etmek, sonuç olarak, mırıldanmak, mırıldamak, kekeleyerek söylemek, esneyerek söylemek, anlam(ın)a gelmek, anlamında olmak, demek olmak, izin vermemek, küfretmek, sövmek, zırvalamak, soluk soluğa konuşmak, tiz bir sesle söylemek, fısıldamak, dudak bükmek, dili tutulmuş, başka bir deyişle, başka bir ifadeyle, yani, yani, şöyle ki, en azından, yani, tabii ki, ifade/anlatma tarzı, söyleyecek hiçbir şeyi olmamak, gerçekleri sakınmadan söylemek, dobra dobra söylemek, söylemeye gerek olmamak, söyleyecek çok şeyi olmak, söyleyecek fazla birşeyi olmamak, fikrini açıklamak, fikrini söylemek, açık söylemek, açık konuşmak, ret cevabı vermek, fikrini açıklamak, (gerçeği, vb. hoşa gitmese de) olduğu gibi söylemek, açık açık söylemek, her şeye olur demek, konuşma yapmak, merhaba demek, doğruyu söylemek, doğru söylemek, demek olmak, önemli bir şeye değinmek, açık konuşmak, haddini bildirmek, konuşmak, söylemek, anlatmak, çağırmak, ima etmek, sonuna kadar dinlemek, bağırarak söylemek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
dicho kelimesinin anlamı
demekverbo transitivo (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Mi amigo dijo "hola". |
söylemekverbo transitivo (fikir) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Yo digo que es mala idea. Size bunun kötü bir fikir olduğunu söylüyorum. |
(emir anlamında) söylemekverbo transitivo (orden) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mamá dice que dejen de pelear o serán castigados. |
varsaymak, farzetmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Digamos que está en lo correcto. |
olarak kabul etmekverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Se dice que es la mejor pintora de su generación. |
yönetmek(dini ayin) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El padre dijo la misa del domingo. |
iddia etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Esta marca de pintura dice cubrir un área más grande que la de la marca rival. |
iddia etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ilave etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) "Tengo una idea mejor" dijo Abi. |
konuşmak(figurado) (mesaj iletmek) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Las acciones dicen mucho más que las palabras. |
belirtmekverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Sólo diga su precio y yo se lo daré. |
söylemek(kim olduğunu, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) ¿Puedes decirme quién es? |
açıklamak, anlatmak(a alguien) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Dime exactamente cómo llegaste a esta conclusión. |
söylemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El hombre culpable decidió decir la verdad. |
belirtmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Peter dijo que le gustaría ir a la tienda. |
yazmakverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
söylemek(con la voz entrecortada) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Fred dijo sin aliento que alguien había intentado robarle. |
açıklamak, ifade etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Cuando se lo diga a ella, lo pondré de una manera que no la afecte. Bu konuyu onu üzmeyecek bir şekilde kendisine açıklayacağım. |
kelimelerle ifade etmek/anlatmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tus ideas son buenas, pero creo que las podrías expresar mejor. Larry expresó mal sus pensamientos y Daniel se lo tomó para mal. |
salmak(figurado) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ana soltó un grito cuando el gato le saltó encima. |
iddia etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Roger asegura haber visto extraterrestres. Rıfat uzaylıları gördüğünü iddia ediyor. |
meramını anlatmak, kendini ifade etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No te guardes tu opinión, ¡exprésate! |
ifade etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Todo depende de cómo lo quieras expresar. ¿Es barato o poco costoso? |
espri patlatmak(chiste) (gayri resmi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Johanna quería tener una conversación seria, pero Jim no paraba de contar chistes. |
söylemek, demek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ian no pronunció una palabra en la reunión. |
söylemek(a alguien) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Has roto mi cochecito de juguete. ¡Se lo voy a contar a mamá! Oyuncak arabamı kırdın. Anneme söyleyeceğim. |
bahse konu, söz konusu, bahsedilen
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Dicha persona trató de escapar. |
deyim, deyiş, tabir
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Como dice el dicho, "A quien madruga, dios le ayuda." |
özdeyiş
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
atasözünombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
özdeyiş
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
deyimsel ifade
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) A menudo a los estudiantes de idiomas les resulta difícil entender los modismos de otras lenguas. |
sürekli tekrarlanan söz
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Luego el padre de Patricio salió con el viejo refrán: "¿Por qué no te consigues un trabajo? Yo a tu edad hacía 12 horas diarias en la fábrica." |
istemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Papa dice que vengas a comer ahora mismo. |
doğruyu söylemek gerekirse
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Sinceramente, sabía que el examen iba a ser difícil. |
itirafta bulunmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
başka biçimde anlatmak, başka şekilde ifade etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La compañía reelaboró el contracto para favorecer sus intereses. |
sonuç olarak(voz latina) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Todas las normativas deben ser previamente discutidas, ergo, criticadas y corregidas. |
mırıldanmak, mırıldamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tom masculló alguna excusa sobre estar enfermo y se fue del trabajo. |
kekeleyerek söylemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Rick pidió disculpas tartamudeando. |
esneyerek söylemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) "Estoy cansada", bostezó Jenny. "Creo que me voy a ir a la cama". |
anlam(ın)a gelmek, anlamında olmak, demek olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La luz verde significa'adelante'. Yeşil ışık 'geç' anlamındadır (or: demektir). |
izin vermemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Quería pagar con tarjeta de crédito, pero ellos se negaron. |
küfretmek, sövmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Gay maldijo cuando se le cayó un martillo en el pie. |
zırvalamak(kaba) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¡Para de mentir! Los dos sabemos que en tu historia no hay nada cierto. |
soluk soluğa konuşmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sarah estaba débil por su enfermedad, pero se las arregló para susurrarle a su hijo sus últimos deseos. |
tiz bir sesle söylemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) "¿Eso es lo mejor que tienes?" chilló el hombre. |
fısıldamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dean le murmuró a su novia cosas dulces al oído. |
dudak bükmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¿Eso es lo mejor que lo sabes hacer? —se burló Brian. |
dili tutulmuş(figurado) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
başka bir deyişle, başka bir ifadeyle, yani
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Me encantaría ir pero tengo mucho que hacer; en otras palabras, no tengo tiempo. |
yani, şöyle kilocución adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Lo siento. O sea, es decir, no lo volveré a hacer. |
en azındanlocución adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
yanilocución verbal Hera era una deidad, es decir, una antigua divinidad griega. |
tabii ki
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) No hace falta decirlo, nunca más volveré a ese lugar. |
ifade/anlatma tarzılocución nominal femenina (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Esa es una manera de decirlo muy graciosa. No es lo que pensé que querías decir. |
söyleyecek hiçbir şeyi olmamaklocución preposicional (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Cuando el reportero le preguntó sobre la supuesta aventura, respondió "no tengo nada que decir sobre eso". |
gerçekleri sakınmadan söylemek, dobra dobra söylemek(figurado) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Luis nunca tuvo problemas llamando a las cosas por su nombre. |
söylemeye gerek olmamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) De más está decir, no dejes la bicicleta sin candado en la ciudad. |
söyleyecek çok şeyi olmaklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Como madre trabajadora, tiene mucho que decir sobre equipamientos para el cuidado de los niños y horas extra no pagadas. |
söyleyecek fazla birşeyi olmamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La maestra no dijo mucho sobre el incidente. |
fikrini açıklamak, fikrini söylemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ella dijo lo que pensaba y se fue antes de que pudiéramos responderle. Deja hablar a Oscar y después puedes decir lo que piensas. |
açık söylemek, açık konuşmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El director ejecutivo habló con franqueza: "este negocio necesita renovarse o sufrirá las consecuencias". |
ret cevabı vermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Cuando le pidieron que trabajara horas extras la enfermera dijo que no. |
fikrini açıklamaklocución verbal (opinar) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La nueva regla te permite decir lo que piensas respecto de la persona por la que estás votando. |
(gerçeği, vb. hoşa gitmese de) olduğu gibi söylemek, açık açık söylemeklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Está bien, te diré las cosas como son, pero no creo que te guste. |
her şeye olur demeklocución verbal Su amor es ciego, le dice que sí a todo. |
konuşma yapmaklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) En la fiesta de cumpleaños, todos le pidieron al abuelo que dijera unas palabras. |
merhaba demeklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Digo hola a mis vecinos cada vez que los veo. |
doğruyu söylemek, doğru söylemekverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¡Si una mujer te pregunta si adivinas su edad, nunca le digas la verdad! |
demek olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si tengo un moratón, significa que me he dado algún golpe. |
önemli bir şeye değinmekverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No me interrumpas, voy a decir algo importante. |
açık konuşmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
haddini bildirmek(coloquial) (birisine) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
konuşmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si creías que estaba equivocado, ¡deberías haber abierto la boca y decirlo! |
söylemek, anlatmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Dime qué te dijo. ⓘEsta oración no es una traducción de la original. Ahmet'in sana ne dediğini bana da anlat (or: söyle). |
çağırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Es hora de hacer pasar a los niños a cenar. |
ima etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No comprendo a dónde quieres llegar. |
sonuna kadar dinlemeklocución verbal (birisini) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No creeré en sus excusas, pero escucharé lo que tenga que decir. |
bağırarak söylemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
İspanyolca öğrenelim
Artık dicho'ün İspanyolca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İspanyolca içinde arayabilirsiniz.
dicho ile ilgili kelimeler
İspanyolca sözcükleri güncellendi
İspanyolca hakkında bilginiz var mı
İspanyolca (español), Castilla olarak da bilinir, Roman dillerinin İber-Romantik grubunun bir dilidir ve bazı kaynaklara göre dünyanın en yaygın 4. dilidir, diğerleri ise onu listeler. en yaygın 2. veya 3. dil olarak. Yaklaşık 352 milyon kişinin ana dilidir ve konuşmacılarını dil olarak eklerken 417 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. alt (1999'da tahmin edilmektedir) İspanyolca ve Portekizce çok benzer gramer ve kelime hazinesi; bu iki dilin benzer kelime dağarcığının sayısı %89'a kadar çıkmaktadır.İspanyolca dünya çapında 20 ülkenin ana dilidir.İspanyolcayı konuşan toplam kişi sayısının 470 ile 500 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. ana dili konuşanların sayısına göre dünyada en çok konuşulan ikinci dil.