Portekizce içindeki com ne anlama geliyor?
Portekizce'deki com kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte com'ün Portekizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Portekizce içindeki com kelimesi ile, -le, -la, -lı, -li, -li olan, giyen, giymiş, ile, aracılığıyla, vasıtasıyla, ile, -de çalışmak, -de görevli olmak, -e göre, -e bağlı olarak, ile, ile birlikte, ile, rağmen, karşın, sorumluluğunda, ile, ile, hizmetinden faydalanmak, aynı şekilde, ile birlikte, ile, -da, -de, sorumluluğunda, durumunda, halinde, dayanmak, karşı, yönetiminde, ile, kızgın, öfkeli, kızmış, öfkelenmiş, utangaç, sıkılgan, küçümseyen, hor gören, tepeden bakan, esintili, hafif rüzgârlı, meltemli, kurşunlu (benzin), pullu, keskin gözlü, düşük maliyetli, mantıklı, kimliği belirlenmiş, dili tutulmuş, isteyerek, istekle, ustaca, ustalıkla, beceriyle, maharetle, düşünmeden, düşüncesizce, duyarsızca, düşüncesizce, sevgilerimle, sevgiler, saygılarımla, affedersiniz, hırka, örgü ceket, kapüşonlu kazak, kolay iş, basit iş, uyarınca, aklına yatmak, (biriyle) konuşmak/ciddi konuşma yapmak, içine kurt düşmek, kuşkulanmak, acele etmek, içinden seçmek, takılmak, birlikte vakit geçirmek, üzerine gitmek, yarı yolda bırakmak, alay etmek, alaya almak, istihza etmek, dalaşmak, bağırmak, bağırarak birisinin sesini bastırmak, korkutmak, ortadan kaldırmak, kıskanmak, çekememek, utanmış, utanç duyan, mahcup, mantıklı/tutarlı konuşan, tahrik olmuş, uyarılmış, durgun, iradesiz, seve seve, memnuniyetle, dikkatli, ustaca, ustalıkla, hevesle, tabii, batik, ile çıkmak, muzdarip olmak, göz açtırmamak, ponzalamak, süngertaşıyla temizlemek/ovmak, kafaya dikmek, projektörle aydınlatmak, planlamak, tasarlamak, eleştirmek, dalga geçmek, önceden, bacakları iki yana açık şekilde, çim, çimen parçası, kabullenmek, kabul etmek, sürgülenmek, (at) zıplayarak tırıs gitmek, sesi titremek, ile takılmak, benzemek, denemek, altüst etmek, görünümlü, çok hızlı yemek, (kitap, vb.) tezhip etmek, tekrar tutturmak, hezimete uğratmak, irtibat kurmak, iletişim kurmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
com kelimesinin anlamı
ile, -le, -lapreposição (companhia) (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Ela foi ver um filme com ele. Onunla sinemaya gitti. |
-lı, -li, -li olanpreposição (que tem) (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) O meu carro é aquele com a listra vermelha. Kırmızı çizgili olan araba benim arabam. |
giyen, giymişpreposição (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ele é o com a camiseta azul escura. |
ile, aracılığıyla, vasıtasıylapreposição (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Ele comeu com um garfo. Com esse software você pode reunir todos os seus contatos em um só lugar. Yemeğini çatalla yedi. |
ilepreposição (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Encha aqueles baldes com terra. |
-de çalışmak, -de görevli olmakpreposição (empregado por) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) João está com a IBM, onde é diretor de marketing. Cemal, IBM'de pazarlama müdürü olarak çalışıyor. |
-e göre, -e bağlı olarakpreposição (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) A temperatura varia com a velocidade e direção do vento. Sıcaklık, rüzgârın hızına ve yönüne göre değişiklik göstermektedir. |
ile, ile birliktepreposição (bakımı altında) (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) A criança está com o tio enquanto os pais estão de férias. |
ilepreposição (tavır) (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Ele age com firmeza, com aparente autoridade. |
rağmen, karşınpreposição (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Com todos os seus problemas, ela continua otimista. |
sorumluluğundapreposição (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Nós deixamos todas essas questões com a equipe do hotel. |
ilepreposição (hastalık, vb.) (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Ela está de folga com um resfriado terrível. |
ilepreposição (neden, sebep) (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) As crianças estão tontas com a animação |
hizmetinden faydalanmakpreposição (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Nós estamos com o Citibank há anos. |
aynı şekildepreposição (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Corte as tábuas com o veio. |
ile birlikte, ile
(edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Ela trabalhou com as comunidades para melhorar os serviços locais. |
-da, -de(alanında) Ela trabalha com marketing. Pazarlama alanında çalışmaktadır. |
sorumluluğundapreposição (birisinin) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
durumunda, halindepreposição (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ele fez isso com raiva. |
dayanmakpreposição (lidar com) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
karşıpreposição (bağlaç: Kendi başına bir anlam taşımayan, cümlede eş görevli sözleri ve cümleleri birbirine bağlayan sözcüktür (örnek: "kitabı aldı, fakat geri vermedi").) Eu achei que você foi desrespeitoso com ela. |
yönetimindepreposição (sob as instruções de) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ele estudou com um professor mestre. |
ile
(bağlaç: Kendi başına bir anlam taşımayan, cümlede eş görevli sözleri ve cümleleri birbirine bağlayan sözcüktür (örnek: "kitabı aldı, fakat geri vermedi").) Ele conseguiu um emprego como tradutor e auxiliar administrativo. |
kızgın, öfkeli, kızmış, öfkelenmiş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
utangaç, sıkılgan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Fiquei constrangida de ser elogiada em voz alta na frente de tantas pessoas. |
küçümseyen, hor gören, tepeden bakan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
esintili, hafif rüzgârlı, meltemli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kurşunlu (benzin)
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
pullu(hayvan derisi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
keskin gözlü(mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
düşük maliyetli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
mantıklı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kimliği belirlenmiş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Contribuições são aceitas somente de fontes identificadas. |
dili tutulmuş(figurado) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
isteyerek, istekle
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
ustaca, ustalıkla
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Hemşire ve anestezi uzmanlarından oluşan cerrahi ekip, ameliyatta cerraha ustalıkla (or: ustaca) yardım etti. |
beceriyle, maharetle
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
düşünmeden, düşüncesizce
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
duyarsızca, düşüncesizce
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
sevgilerimle, sevgiler(fechamento de carta) (yazı sonu) |
saygılarımla(fecho de carta) (mektup) |
affedersiniz
(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Perdão senhor, esse trem vai para Chattanooga? Com licença, você poderia me dizer onde é a biblioteca? |
hırka, örgü ceket
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Jéssica guarda um cardigã no escritório porque normalmente faz frio lá. |
kapüşonlu kazak(com capuz, BRA) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kolay iş, basit iş(figurado) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) A instalação do novo software foi uma moleza, sem problemas! |
uyarınca
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Conforme seu pedido, eu incluí a informação necessária nesse memorando. |
aklına yatmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
(biriyle) konuşmak/ciddi konuşma yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
içine kurt düşmek, kuşkulanmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
acele etmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
içinden seçmek(figurado) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
takılmak, birlikte vakit geçirmek(figurado) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Por que você não vem à minha casa e relaxa um pouco? |
üzerine gitmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yarı yolda bırakmak(informal, figurado) (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
alay etmek, alaya almak, istihza etmek(ridicularizar) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
dalaşmak(BRA) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Não zoe com Stan porque ele vai quebrar a sua cara. |
bağırmak, bağırarak birisinin sesini bastırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
korkutmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ortadan kaldırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Os padres da Inquisição Espanhola esperavam erradicar qualquer heresia. |
kıskanmak, çekememek(bir şeyi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ela estava enciumada da nova casa da sua irmã. |
utanmış, utanç duyan, mahcup
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Pedro ficou envergonhado por ter brigado com a namorada na festa e dado um escândalo. |
mantıklı/tutarlı konuşan(pessoa: sensata) (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Após o derrame, Jim não ficou coerente por algumas semanas. |
tahrik olmuş(informal: sexualmente excitado) (cinsel olarak) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
uyarılmış(figurado, gíria: sexualmente excitado) (cinsel olarak) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Gerald admitiu ficar excitado quando viu Marina em seu uniforme de enfermeira. |
durgun(informal) (iş, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) O trabalho anda bem parado no momento; não temos muito o que fazer. |
iradesiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
seve seve, memnuniyetle
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Eu vou alegremente às compras com você no caminho para casa. |
dikkatli(economicamente) (para harcama) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
ustaca, ustalıkla
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
hevesle
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
tabii
(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Claro que você pode sair para jantar! |
batik(técnica de tingimento com nós) (kumaş) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
ile çıkmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Já estou namorando Paul há dois meses. |
muzdarip olmak(estar doente com) (hastalık) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ele sofreu de diabetes a vida inteira. |
göz açtırmamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ponzalamak, süngertaşıyla temizlemek/ovmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
kafaya dikmek(içki, vb., gayri resmi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
projektörle aydınlatmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
planlamak, tasarlamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Eu esperava ir com minha irmã, mas ela está doente, então terei que ir sozinha. |
eleştirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Eu odeio ele, está sempre me criticando. |
dalga geçmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) É tão divertido zoar com ele! |
önceden(com antecedência, antes) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
bacakları iki yana açık şekilde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
çim, çimen parçası
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kabullenmek, kabul etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
sürgülenmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) A porta trancou quando bateu. |
(at) zıplayarak tırıs gitmek(cavalo) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
sesi titremek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ile takılmak(gayri resmi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
benzemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) O novo modelo emula o bestseller, mas é muito mais barato. |
denemek(BRA) (riskli bir şeyi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Fred gostava de flertar com a morte e curtia coisas como paraquedismo e mergulhar de penhascos. |
altüst etmek(figurativo) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
görünümlü
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
çok hızlı yemek(informal) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) A julgar pela forma como o cão devorou a comida, ele devia estar morto de fome. |
(kitap, vb.) tezhip etmek(manuscrito: decorar) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
tekrar tutturmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
hezimete uğratmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) A primeira vez que disputou, ele derrotou a concorrência e voltou para casa com a medalha de ouro. |
irtibat kurmak, iletişim kurmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Você deve contatar seu médico se tiver uma febre alta. |
Portekizce öğrenelim
Artık com'ün Portekizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Portekizce içinde arayabilirsiniz.
com ile ilgili kelimeler
Portekizce sözcükleri güncellendi
Portekizce hakkında bilginiz var mı
Portekizce (português), Avrupa'nın İber yarımadasına özgü bir Roma dilidir. Portekiz, Brezilya, Angola, Mozambik, Gine-Bissau, Cape Verde'nin tek resmi dilidir. Portekizce, 215 ila 220 milyon anadili ve 50 milyon ikinci dil konuşanı olmak üzere toplamda yaklaşık 270 milyona sahiptir. Portekizce genellikle dünyada en çok konuşulan altıncı dil, Avrupa'da üçüncü sırada yer alır. 1997'de kapsamlı bir akademik çalışma, Portekizce'yi dünyadaki en etkili 10 dilden biri olarak sıraladı. UNESCO istatistiklerine göre, Portekizce ve İspanyolca, İngilizce'den sonra en hızlı büyüyen Avrupa dilleridir.