İspanyolca içindeki ponerse ne anlama geliyor?
İspanyolca'deki ponerse kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte ponerse'ün İspanyolca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İspanyolca içindeki ponerse kelimesi koymak, koymak, sokmak, koymak, açıklamak, ifade etmek, yumurtlamak, çalmak, takınmak, koymak, yerleştirmek, numarası yapmak, yumurtlamak, ayarlamak, hazırlamak, kurmak, yerleştirmek, kurmak, yerleştirmek, kararlaştırmak, ifade etmek, kullanmak, koymak, sağlamak, vermek, doğrultmak, yaymak, sermek, not etmek, katkıda bulunmak, örnek olmak, örnek oluşturmak, örnek teşkil etmek, döşemek, kurmak, bahis oynamak, uçlanmak, tutturmak, sürmek, ile katkıda bulunmak, bağışlamak, vitese takmak, vermek, çalmak, koymak, düzenlemek, ipe dizmek, tahsis etmek, yerleştirmek, koymak, asmak, koymak, dava açmak, dengelemek, sağlamak, temin etmek, kurmak, koymak, tesis etmek, ödemek, uyutmak, sözlerini yazmak, başlatmak, içine koymak, zorlamak, mecbur etmek, koşmak, gösterime sunmak, serbest bırakmak, tüymek, itiraz etmek, aşağı bastırmak, meydana çıkarmak, açığa çıkarmak,, yürütmek, yürürlüğe koymak, uygulamaya koymak, yerine getirmek, (bir ışığı) bir yere çevirmek, bir yere doğru çevirmek, yavaşlatmak, aksatmak, tehlikeye atmak, riske atmak, yenilemek, yenileştirmek, düzeltmek, belli bir amaç için bir kenara ayırmak, kenara koymak, yeniden yakıtla doldurmak, ürkütmek, korkutmak, uzaklaştırmak, kuşkulanmak, şüphelenmek, düzeltmek, bastırmak, iyileştirmek, bir kenara bırakmak, çalıştırmak, kiraya vermek, sonlandırmak, bitirmek, durdurmak, tuz koymak, tuz eklemek, yeniden ayarlamak/yerleştirmek, renk vermek, renk katmak, tuzağa düşürmek/zor duruma sokmak, talk pudrası sürmek, eski listeye koymak, dizginlemek, uyutmak, kateter yerleştirmek, kaldırıp koymak, yazıya dökmek, son vermek, sona erdirmek, kullanmak, vurgu yapmak, vurgulamak, grup/parti halinde göndermek, dağıtmak, sorgulamak, sınırlamak, kısıtlamak, kişiselleştirmek, sıraya koymak, sıralamak, karantinaya almak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
ponerse kelimesinin anlamı
koymak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Él puso su vaso en el borde de la mesa. Resmi albümün içine yerleştirin. |
koymak(objeto) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Patsy puso los bolígrafos sobre la mesa. |
sokmak, koymakverbo transitivo (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Él puso todos sus asuntos en orden antes de irse a Australia. Avustralya gezisine çıkmadan önce tüm işlerini düzene soktu (or: koydu). |
açıklamak, ifade etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Cuando se lo diga a ella, lo pondré de una manera que no la afecte. Bu konuyu onu üzmeyecek bir şekilde kendisine açıklayacağım. |
yumurtlamakverbo transitivo (huevos) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Una gallina puede poner unos cuantos huevos a la semana, creo. Sanırım, tavuklar haftada birkaç kez yumurtlar. |
çalmakverbo transitivo (müzik, CD) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¿Puedes poner un CD? Me gustaría escuchar algo de música. |
takınmak(tavır, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mi perro siempre pone una cara triste cuando quiere comida. |
koymak, yerleştirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Puso el vaso en el borde de la mesa. Bardağı masanın köşesine koydu. |
numarası yapmak(coloquial: voz, cara) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Puso una voz aguda para molestar a su hermana. |
yumurtlamakverbo transitivo (yumurta) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La gallina ya no pone huevos. |
ayarlamak(saat) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Acabo de cambiar las pilas del reloj, así que tengo que volver a ponerlo en hora. |
hazırlamak, kurmakverbo transitivo (sofra, masa) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Niños, poned la mesa para la cena. Hacen falta platos y tazones. |
yerleştirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Puso las piezas de ajedrez en su sitio. |
kurmak, yerleştirmek(tuzak, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Puso una ratonera para el ratón en su apartamento. |
kararlaştırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Pongamos la fecha de la boda para junio. |
ifade etmekverbo transitivo (decir, expresar) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) ¿Podrías ponerme eso en inglés común y corriente? No entiendo tus palabras técnicas. |
kullanmakverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Deberías poner tus destrezas de idiomas en uso traduciendo o interpretando. |
koymakverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Vamos a ponerle fin a esta discusión. |
sağlamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Los activistas están poniendo micros para llevar a los manifestantes a Londres. |
vermek(birisine bir görev, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El profesor les puso a sus alumnos varias tareas. |
doğrultmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Los niños pusieron las fichas de dominó en posición vertical. |
yaymak, sermek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Normalmente extiende los planos sobre la mesa. Genellikle planları masanın üzerine yayar. |
not etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Anotaré la información en mi cuaderno. |
katkıda bulunmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Los padres de Charlotte aportaron 1.000 libras para sus gastos de viaje. |
örnek olmak, örnek oluşturmak, örnek teşkil etmek(davranışlarıyla, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Deberías dar un buen ejemplo a tu hermano menor. |
döşemek, kurmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Vinieron los contratistas a colocar los cimientos del edificio. |
bahis oynamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Apostó cincuenta dólares a ese caballo. |
uçlanmak(para) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No puedo creer que pusimos 200 pesos para ver este espectáculo malísimo. |
tutturmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Déjame poner este afiche en la pared. |
sürmek(krem, merhem, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Jack puso protector solar en sus brazos. |
ile katkıda bulunmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si cada uno pone $5, tendremos suficiente dinero. |
bağışlamak(para) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Estamos pidiendo a todos que pongan $5 para el regalo del jefe. |
vitese takmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Miguel puso primera y se fue. |
vermek(en un fondo común) (para, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Cada uno puso 100 euros y le compraron a su madre un viaje a Grecia. |
çalmak(CD, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Voy a poner el nuevo CD en el equipo. Müzik setinde yeni CD'yi çalıyorum. |
koymak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si todos ponemos 15 libras cubrimos el costo de la factura. |
düzenlemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
ipe dizmekverbo transitivo (boncuk, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Los niños pusieron cuentas de colores en una cuerda para decorar la clase. |
tahsis etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Teodoro puso números a los puntos en la lista según el orden de importancia. |
yerleştirmek, koymak(mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Puso el trasero en el sofá y se quedó dormido. |
asmak(süs olarak) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) En Navidad, siempre ponemos (or: colocamos) luces alrededor de la casa. |
koymakverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
dava açmak(demanda) (hukuk) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ella puso una demanda contra su patrón. |
dengelemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El camarero puso una rodaja de limón en el borde del vaso. |
sağlamak, temin etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Yo proveeré la tienda de campaña si tú provees la comida. Sen çadırı temin edersen ben de yiyecekleri temin edeceğim. |
kurmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Instalaron una nueva tienda en la calle Maple. |
koymak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dejó el libro sobre una mesa cercana. |
tesis etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La empresa decidió montar un restaurante en cada ciudad principal de Estados Unidos. |
ödemek(informal) (borç, para) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Stan finalmente soltó la plata que nos debía. |
uyutmak(hasta hayvanı, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El veterinario tuvo que sacrificar a nuestro conejillo de indias porque estaba muy enfermo. |
sözlerini yazmak(şarkı, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Musicalizaron el poema. |
başlatmaklocución verbal (bir işe, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El jefe puso a sus empleados a trabajar en el proyecto. |
içine koymaklocución verbal (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Por favor pon la correspondencia en la ranura del buzón. |
zorlamak, mecbur etmeklocución verbal (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El cuerpo de tanques puso a la infantería enemiga a correr. |
koşmak(designar a alguien para que haga algo) (işe, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Vamos a poner a John a trabajar en esta tarea. |
gösterime sunmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Esa camisa ajustada exhibe sus músculos de una manera muy atractiva. |
serbest bırakmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¿Recuerdas en qué año liberaron a Nelson Mandela? |
tüymek(argo) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Los niños se largaron cuando su madre empezó a gritar. |
itiraz etmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
aşağı bastırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Para detener el auto, debes poner el pie en el pedal de freno y apretar. |
meydana çıkarmak, açığa çıkarmak,
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Los hechos revelan la verdad. Deliller, hakikati gözler önüne serecektir. |
yürütmek, yürürlüğe koymak, uygulamaya koymak, yerine getirmek(trabajo) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El contrato se implementó con el acuerdo de todos. Herkes fikir birliğine vardıktan sonra anlaşma yürürlüğe kondu. |
(bir ışığı) bir yere çevirmek, bir yere doğru çevirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Alumbra la esquina. ⓘEsta oración no es una traducción de la original. Işığı köşeye doğru çevir. |
yavaşlatmak, aksatmak(progresos) (ilerleme, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La incompetencia del gerente dificultaba el progreso del proyecto. |
tehlikeye atmak, riske atmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Karen arriesgó su carrera para ayudar a un amigo. |
yenilemek, yenileştirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La empresa modernizó sus oficinas para darles un aspecto más moderno. |
düzeltmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Jeremy se enderezó la corbata. |
belli bir amaç için bir kenara ayırmak, kenara koymak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) ¿Tendrá el comité fondos que aún no han sido destinados? |
yeniden yakıtla doldurmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Necesito reabastecer el tanque en sesenta millas. |
ürkütmek, korkutmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
uzaklaştırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Eventualmente, la personalidad complicada de Timothy distanció a su esposa. |
kuşkulanmak, şüphelenmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Cathy cuestionó la historia de su novio acerca de haberse quedado jugando a las cartas hasta tarde. |
düzeltmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
bastırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mantén apretada la herida para detener el sangrado. |
iyileştirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Déjame que te rasque la espalda y te la sanaré. |
bir kenara bırakmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Deja lo que estás haciendo, es hora de almorzar. |
çalıştırmak(motor) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Pon en marcha el coche y vámonos de aquí. |
kiraya vermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) He decidido alquilar mi apartamento. |
sonlandırmak, bitirmek, durdurmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Finalizaron el proyecto en cuanto el cliente dejó de pagar. Müşteri ödeme yapmamaya başlayınca projeyi sonlandırdılar. |
tuz koymak, tuz eklemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Él saló su bistec. O sıcakta etler bozulmasın diye tuzlamak zorunda kaldılar. |
yeniden ayarlamak/yerleştirmek(programa, etc.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
renk vermek, renk katmak(figurado) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Las nuevas cortinas amarillas realmente animan la sala. |
tuzağa düşürmek/zor duruma sokmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
talk pudrası sürmek(kıs, resmi olmayan dil) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
eski listeye koymak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
dizginlemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Los alumnos en la escuela de equitación aprenden a ensillar y a embridar sus caballos. |
uyutmak(hayvan) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
kateter yerleştirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
kaldırıp koymak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Derribé el jarrón de un golpe y tuve que volver a levantarlo. |
yazıya dökmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Anotar tus pensamientos te ayuda a pensar las cosas con más claridad. |
son vermek, sona erdirmek(mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El equipo local rompió la racha ganadora de los campeones. Ev sahibi takım rakip takımın şampiyonluğuna son verdi. |
kullanmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Audrey está aplicando el mismo método que la vez pasada. Debemos aplicar un poco de sentido común. |
vurgu yapmak, vurgulamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Él enfatizó las palabras al levantar su voz. Sesini yükselterek kelimeleri vurguladı. |
grup/parti halinde göndermek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Este programa va a agrupar los datos en archivos comprimidos. |
dağıtmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¡No desordenes mi escritorio con tu papeleo! |
sorgulamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Peter estaba seguro de que nadie había pedida una ensalada extra, así que cuestionó la factura. |
sınırlamak, kısıtlamak(mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
kişiselleştirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Los novios personalizaron los anillos de boda grabándoles sus iniciales. |
sıraya koymak, sıralamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Denise ordenó y archivó los documentos. |
karantinaya almak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Los agentes de aduanas aislaron al viajero en cuarentena médica durante dos días porque temían que estuviese infectado. |
İspanyolca öğrenelim
Artık ponerse'ün İspanyolca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İspanyolca içinde arayabilirsiniz.
ponerse ile ilgili kelimeler
İspanyolca sözcükleri güncellendi
İspanyolca hakkında bilginiz var mı
İspanyolca (español), Castilla olarak da bilinir, Roman dillerinin İber-Romantik grubunun bir dilidir ve bazı kaynaklara göre dünyanın en yaygın 4. dilidir, diğerleri ise onu listeler. en yaygın 2. veya 3. dil olarak. Yaklaşık 352 milyon kişinin ana dilidir ve konuşmacılarını dil olarak eklerken 417 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. alt (1999'da tahmin edilmektedir) İspanyolca ve Portekizce çok benzer gramer ve kelime hazinesi; bu iki dilin benzer kelime dağarcığının sayısı %89'a kadar çıkmaktadır.İspanyolca dünya çapında 20 ülkenin ana dilidir.İspanyolcayı konuşan toplam kişi sayısının 470 ile 500 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. ana dili konuşanların sayısına göre dünyada en çok konuşulan ikinci dil.