İspanyolca içindeki doble ne anlama geliyor?
İspanyolca'deki doble kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte doble'ün İspanyolca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İspanyolca içindeki doble kelimesi eğmek, bükmek, (film) dublaj yapmak, seslendirme yapmak, seslendirmek, katlamak, dönmek, sapmak, katlamak, kıvırmak, bükmek, katlamak, dönmek, kıvırmak, katlamak, kıvırmak, bükmek, eğmek, öne doğru eğmek, viraj almak, kasmak, gömleği pantolonun/eteğin içine sokmak, çalmak, iki misline çıkarmak, iki katına çıkarmak, (çan) ağır ağır çalmak, buruşturmak, büküp katlamak, çift, iki, çifte, ikili, ikişerli, duble, çift kişilik, iki kişilik, belirsiz, (sinema) dublör, benzer, çift kişilik oda, iki kişilik oda, büyük bardak, çifte oyun, çift, ikili, çift yönlü, dublör, çan, iki katı, çift, çifte, iki katı, ayakları tutarak dalış, koyu, aynısı, suret, tıpatıp aynısı, birşeyin benzeri/aynısı/tıpkısı, birinin benzeri/aynısı/tıpkısı, iki kere, iki defa, iki kez, sola dönmek, sağa dönmek, yan yatmak, sola dönmek, rakipleri bir turluk farkla geride bırakmak, tur bindirmek, dönmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
doble kelimesinin anlamı
eğmek, bükmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La máquina dobló la barra de metal en un ángulo agudo. |
(film) dublaj yapmak, seslendirme yapmak, seslendirmekverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Muchos países europeos prefieren doblar películas en vez de verlas con subtítulos. |
katlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tyler dobló el papel en un triángulo. |
dönmek, sapmak(sağa veya sola) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Al llegar al final de la cuadra, gira a la izquierda. Caddenin sonuna gelince sola dön (or: sap). |
katlamakverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Rogelio dobló el pedazo de papel y lo puso en su bolsillo. |
kıvırmak, bükmekverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Doble el limpiador de pipas para darle forma de triángulo. |
katlamakverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dobló el borde de la página para marcar el libro. |
dönmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La carretera doblaba alrededor de las montañas. |
kıvırmakverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El servicio del hotel había doblado las sábanas y frazadas y había dejado un chocolate sobre la almohada. |
katlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) No dobles la fotografía; mantenla extendida. |
kıvırmak, bükmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Holmes dobló el dedo y me hizo una señal para que lo siguiera. |
eğmekverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El intenso calor ha doblado la superficie de la carretera. |
öne doğru eğmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La edad lo ha doblado y camina con joroba. |
viraj almakverbo intransitivo (otomobil) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Este auto dobla tan mal que me pone nervioso. |
kasmak(kas) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Peter se colocó frente al espejo y flexionó los brazos. |
gömleği pantolonun/eteğin içine sokmak(ropa: bordes) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ursula remetió la esquina de la sábana debajo del colchón. |
çalmak(çan) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
iki misline çıkarmak, iki katına çıkarmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
(çan) ağır ağır çalmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Las campanas de la iglesia repicaban en la distancia. |
buruşturmak(yüzünü) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Él retorció su cara y puso una expresión de máxima concentración. |
büküp katlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
çift, ikiadjetivo de una sola terminación (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Esta norma constituye una amenaza doble para la seguridad. |
çifte, ikili, ikişerliadjetivo de una sola terminación (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tenemos una cocina eléctrica con un horno doble. |
dubleadjetivo de una sola terminación (içki, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tomaré un whisky doble. Los trabajadores reciben doble pago por trabajar los domingos. |
çift kişilik, iki kişilik
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Quisiéramos una habitación doble por tres noches, por favor. |
belirsiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Todo lo que dice Glenn parece que tiene un doble sentido. |
(sinema) dublörnombre común en cuanto al género (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El actor tenía un doble para las escenas en que su personaje estaba desnudo. |
benzer
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) ¡Hoy vi a tu doble! Estaba a punto de saludarlo cuando me di cuenta de que no eras tú. |
çift kişilik oda, iki kişilik oda
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Laura solía tener una cama individual, pero cuando su novio se mudó con ella, compró una doble. |
büyük bardaknombre masculino (bebida) (içki) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quiero un vodka por favor, y hazlo doble. |
çifte oyunnombre masculino (beysbol) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
çift, ikili
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Los juegos de palabras son divertidos porque tienen un doble sentido. |
çift yönlüadjetivo de una sola terminación (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ese fenómeno tiene una doble explicación. |
dublör
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) A Neil no le interesa la interpretación, pero quiere ser doble en Hollywood. |
çannombre masculino (de campanas) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
iki katınombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) He decidido que este año dedicaré el doble a obras de caridad. |
çift, çifteadjetivo de una sola terminación (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ha habido un doble aumento de negocio. |
iki katıadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Cuesta el doble de trabajo hacer la cena si no tienes cocina. |
ayakları tutarak dalışnombre común en cuanto al género (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El doble del buzo fue perfecto. |
koyu(AmL; crema) (krema, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) En esta receta usamos crema doble. |
aynısı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El hombre que vio Nancy era el doble de su amigo, pero ella sabía que él no tenía ningún hermano. |
suretnombre común en cuanto al género (hayalet) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Paul estaba aterrorizado cuando conoció a su doble, una aparición fantasmal que era exactamente igual a él. |
tıpatıp aynısı(voz alemana) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
birşeyin benzeri/aynısı/tıpkısı(figurado) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Pon ese jarrón allí, para que esté justo en frente de su gemelo. |
birinin benzeri/aynısı/tıpkısı(coloquial) (argo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) ¿Ya te dijeron que eres la viva imagen de George Clooney? |
iki kere, iki defa, iki kez
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Fui a la tienda dos veces, pues olvidé algo la primera vez. |
sola dönmeklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
sağa dönmeklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Cuando llegues al semáforo dobla a la derecha por Buck Street. |
yan yatmak(náutica) (gemi) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
sola dönmek(kızak köpeği) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) |
rakipleri bir turluk farkla geride bırakmak, tur bindirmek(yarış) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) David iba tan rápido que dobló a algunos de los otros competidores. |
dönmek(virajı, köşeyi, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El auto deportivo dobló en la esquina rápidamente. |
İspanyolca öğrenelim
Artık doble'ün İspanyolca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İspanyolca içinde arayabilirsiniz.
doble ile ilgili kelimeler
İspanyolca sözcükleri güncellendi
İspanyolca hakkında bilginiz var mı
İspanyolca (español), Castilla olarak da bilinir, Roman dillerinin İber-Romantik grubunun bir dilidir ve bazı kaynaklara göre dünyanın en yaygın 4. dilidir, diğerleri ise onu listeler. en yaygın 2. veya 3. dil olarak. Yaklaşık 352 milyon kişinin ana dilidir ve konuşmacılarını dil olarak eklerken 417 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. alt (1999'da tahmin edilmektedir) İspanyolca ve Portekizce çok benzer gramer ve kelime hazinesi; bu iki dilin benzer kelime dağarcığının sayısı %89'a kadar çıkmaktadır.İspanyolca dünya çapında 20 ülkenin ana dilidir.İspanyolcayı konuşan toplam kişi sayısının 470 ile 500 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. ana dili konuşanların sayısına göre dünyada en çok konuşulan ikinci dil.