İngilizce içindeki built ne anlama geliyor?
İngilizce'deki built kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte built'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki built kelimesi inşa etmiş, güzel vücutlu, inşa edilmiş, yapılmış, inşa etmek, yapmak, yaratmak, oluşturmak, inşa ettirmek, inşaatçılık yapmak, gelişmek, vücut şekli, tarz, stil, kurgu, geliştirmek, kurgulamak, gömme, doğuştan var olan, bir yere kalıcı olarak takılmış/yerleştirilmiş şey, yerleşik şey, gömme dolap, iç bellek, yapılanmış, yapılaşmış alan, içinde var olan, sağlam, kaslı anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
built kelimesinin anlamı
inşa etmişverb, past participle (past participle of build) This company has built many houses. Bu şirket pek çok ev inşa etmiştir. |
güzel vücutluadjective (slang (body: sculpted, attractive) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) She has a pretty face, and on top of that, she is built! |
inşa edilmiş, yapılmışadjective (constructed) (taştan, betondan, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Stone-built houses can last for centuries. |
inşa etmek, yapmaktransitive verb (construct) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The construction company built the house in two months. İnşaat şirketi evi iki ay içinde inşa etti (or: yaptı). |
yaratmak, oluşturmaktransitive verb (establish and develop: a career) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) He has built an international career for himself in business management. |
inşa ettirmektransitive verb (cause to be built) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Donald will build a house on the coast. The builders will start in March. |
inşaatçılık yapmakintransitive verb (construct) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Jerry has always liked to build. |
gelişmekintransitive verb (develop) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) The intensity of the music is starting to build. |
vücut şeklinoun (body shape) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) That supermodel has a nice build. |
tarz, stilnoun (style) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I really like the build of that house - is it neo-Gothic? |
kurgunoun (computing) (bilgisayar) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Download the latest build of the program to see if the bugs have been fixed. |
geliştirmektransitive verb (develop) We're hoping to build this town into a nice place to live. |
kurgulamaktransitive verb (computing) (bilgisayar) Build a copy of the application for that customer, please. |
gömmeadjective (in-built, integral) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The bedroom has a spacious built-in wardrobe. |
doğuştan var olanadjective (figurative (inherent) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Some animals have a built-in sense of direction. |
bir yere kalıcı olarak takılmış/yerleştirilmiş şey, yerleşik şeynoun ([sth] permanently installed) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) That bookshelf is a built-in, so we can't move it. |
gömme dolapnoun (AU (cupboard) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The kitchen has several built-ins. |
iç belleknoun (integral data storage capacity) (bilgisayar) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yapılanmışadjective (developed, urbanized) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) I can remember when all this was farmland – look how built up it is now! // The speed limit is 30 miles per hour in built-up areas. |
yapılaşmış alannoun (area with a lot of buildings) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The park provides a green space in the built-up area of the city. |
içinde var olanadjective (figurative (inherent, integral) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Horses have an inbuilt ability to run fast. |
sağlamadjective (structure: solid, stable) (yapı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) I can't deny the new headquarters is well built, but does it have to be so ugly? |
kaslıadjective (person: heavy, large) (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The police are looking for a young well-built man with a light complexion. |
İngilizce öğrenelim
Artık built'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
built ile ilgili kelimeler
Eş anlamlılar
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.