Fransızca içindeki poser ne anlama geliyor?
Fransızca'deki poser kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte poser'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki poser kelimesi poz vermek, döşemek, sormak, yaratmak, koymak, döşemek, kurmak, yaymak, sermek, tavır koymak, kenara koymak, koymak, koymak, yerleştirmek, poz vermek, yerleştirmek, koymak, yerleştirmek, koymak, yerleştirmek, sürmek, üstüne sürmek, ayarlamak, koymak, kurmak, içine yerleştirmek/koymak/sokmak, yaratmak, giydirmek, dengelemek, sabitlemek, poz verdirmek, şaşırtmak, üstünü örtmek, kaplamak, duvar kağıdı kaplamak, yere yatırmak, pişmanlık, dikkatlice bakmak, dikkatini vermek, işe başvurmak, iş başvurusu yapmak, iş başvurusunda bulunmak, tereddüt etmeye başlamak, fiyat teklif etmek, soru sormak, soru yöneltmek, ilgilenmek, alakadar olmak, soru sormak, inmek, yere inmek, ileri sürmek, öne sürmek, kateter yerleştirmek, sorular sormak, dayamak, kurma, yerleştirme, şüphelenmek, kuşkulanmak, soru sormak, düşünmek, iyice/derinlemesine düşünmek, mütalaa etmek, kenar takmak, flanşlamak, farzetmek, varsaymak, mikroçiplemek, kateter yerleştirmek, istifasını vermek, modellik yapmak, (kuş) konmak, tahminde bulunmak, sorgulamak, üstüne koymak, poz vermek, ekmek, satmak, sorgulamak, teşhiste bulunmak, zor gelmek, zorlamak, bilgi istemek, dengelemek, kiremit döşemek, başvurmak, başvuruda bulunmak, soruşturmak, soru sormak, tuzak kurmak, kapan kurmak, başvurmak, saplanmak, alt kısımını yerleştirmek, tellemek, telle kaplamak, kuron takmak, çarpmak, çarparak koymak, pençelemek, pençe vurmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
poser kelimesinin anlamı
poz vermekverbe intransitif (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le photographe a demandé à ses sujets de poser. |
döşemekverbe transitif (de la moquette,...) (parke, halı, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il a posé du lino dans le couloir. |
sormakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Emily a posé une question quant au pouvoir de Paul. |
yaratmakverbe transitif (sorun, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La liaison de Jan avec son patron commence à poser problème au bureau. |
koymakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Patsy pose ses stylos sur le bureau. // La mère de l'enfant l'a reposé et il a couru pour jouer sur les balançoires. |
döşemek, kurmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les entrepreneurs sont venus installer les fondations. |
yaymak, sermekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) En général, il met (or: il pose) les plans sur la table. Genellikle planları masanın üzerine yayar. |
tavır koymak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
kenara koymakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Posez vos stylos le temps de lire l'énoncé. |
koymakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Elle posa le livre sur une table à côté. |
koymak, yerleştirmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il posa le verre sur le bord de la table. Bardağı masanın köşesine koydu. |
poz vermekverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Hélène va poser pour un tableau. |
yerleştirmek, koymakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Pose la statue doucement sur son socle. |
yerleştirmek, koymakverbe transitif (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il posa ses fesses dans le fauteuil et s'endormit. |
yerleştirmekverbe transitif (une bombe) (bomba, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le bureau a reçu un appel de quelqu'un affirmant avoir posé une bombe dans le bâtiment. |
sürmek, üstüne sürmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'ouvrier posa le plâtre avec la truelle. |
ayarlamakverbe transitif (la voix) (ses, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si tu poses (or: places) ta voix dans les graves, tu auras l'air plus sérieux. |
koymakverbe transitif (un objet,...) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il mit son verre sur le bord de la table. Resmi albümün içine yerleştirin. |
kurmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les ouvriers viennent installer les panneaux solaires aujourd'hui. |
içine yerleştirmek/koymak/sokmak(un objet) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Mon stimulateur cardiaque a été implanté il y a un an. |
yaratmakverbe transitif (un problème) (sorun, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Cela te cause (or: pose) un problème ? Bu iş çalışanlar arasında gerilime yol açtı. |
giydirmekverbe transitif (mankene vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mettons (or: posons) ce pull sur ce mannequin. |
dengelemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
sabitlemekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'équipe a posé la poutre où il fallait avec des équerres et des boulons résistants. |
poz verdirmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le photographe a fait poser ses sujets. |
şaşırtmak(familier) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La troisième question du test m'a complètement collé. |
üstünü örtmek, kaplamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
duvar kağıdı kaplamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Nous avons terminé toute la peinture. Maintenant il ne nous reste plus qu'à tapisser. |
yere yatırmak(mettre en position couchée) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Pour créer l'allée du jardin, Lucie a couché les dalles de pierre au sol. |
pişmanlıknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
dikkatlice bakmak, dikkatini vermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Shaun a fixé la cible du regard et a lancé sa fléchette. |
işe başvurmak, iş başvurusu yapmak, iş başvurusunda bulunmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ma seule tâche de la journée est de postuler à un emploi. |
tereddüt etmeye başlamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Au début, Oliver avait hâte de rejoindre l'armée mais maintenant, il a des doutes (or: il se pose des questions). |
fiyat teklif etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) J'ai fait une offre aux enchères sur l'élan empaillé et je l'ai remporté. |
soru sormak, soru yöneltmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ilgilenmek, alakadar olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La plupart des gens n'accordent aucunr importance aux problèmes auxquels font face les sans-abri. |
soru sormaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le professeur a dit à ses élèves : "Si vous ne comprenez pas quelque chose, n'hésitez pas à me poser une question." |
inmek, yere inmekverbe pronominal (uçak) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'avion a dû se poser à Dallas à cause de mauvais conditions météorologiques. |
ileri sürmek, öne sürmek(soutenu) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le professeur postula une augmentation spectaculaire de la population. |
kateter yerleştirmeklocution verbale (tıp) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
sorular sormaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mon petit cousin pose tout le temps des questions. |
dayamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ursula posa sa bêche contre le mur et plaça la plante dans le trou qu'elle venait de creuser. |
kurma, yerleştirme(figuré) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
şüphelenmek, kuşkulanmakverbe pronominal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mon mari rentre souvent du bureau à dix heures du soir, je vais finir par me poser des questions. |
soru sormak(birisine) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ma jeune fille me pose beaucoup de questions. |
düşünmek, iyice/derinlemesine düşünmek, mütalaa etmekverbe pronominal (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le gouvernement s'interroge actuellement sur les changements politiques qui doivent être appliqués. |
kenar takmak, flanşlamak(sur un tuyau) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Posez une bride à l'une des extrémités du tuyau et accrochez l'autre bout dedans. |
farzetmek, varsaymak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le professeur a postulé que les enfants apprennent mieux dans un environnement confortable. |
mikroçiplemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
kateter yerleştirmeklocution verbale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
istifasını vermeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il a donné sa démission parce qu'il en avait assez d'être traité comme un esclave. |
modellik yapmak(Art) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mon arrière-arrière-grand-mère a posé pour plusieurs peintres impressionnistes. |
(kuş) konmakverbe pronominal (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Un vol d'étourneaux s'est posé sur le fil téléphonique. |
tahminde bulunmak(littéraire) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
sorgulamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Peter mit en doute le montant de l'addition parce qu'il était certain que personne n'avait commandé la salade. |
üstüne koymak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il a posé son manteau sur l'accoudoir de la chaise. |
poz vermek(Photographie) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Quand notre famille posait pour une photo officielle, il était impossible d'avoir les cinq enfants qui se tiennent tranquilles. |
ekmek, satmak(figuré, familier) (birisini) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) On devait se retrouver devant le restaurant mais il m'a posé un lapin. |
sorgulamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les policiers interrogèrent le témoin sur ce qu'il avait vu. |
teşhiste bulunmaklocution verbale (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Les étudiants en médecine passent plusieurs mois à apprendre à poser des diagnostics. |
zor gelmek, zorlamak(être difficile) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Réparer la voiture m'a vraiment posé des problèmes. Araba tamiri bana gerçekten de zor geldi. |
bilgi istemek(bir şey hakkında) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il a posé des questions à son père sur les possibilités de travail à l'usine. Babasından fabrikadaki işler hakkında bilgi istedi. |
dengelemekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le cycliste a posé sa bouteille en équilibre sur un rocher. |
kiremit döşemek(toit) (çatı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
başvurmak, başvuruda bulunmak(emploi critiqué) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Cathy a postulé à trois universités mais aucune ne l'a acceptée. |
soruşturmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le journaliste a posé des questions sur le dernier film du réalisateur. |
soru sormakverbe intransitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Vous êtes libre de poser des questions et d'argumenter, mais cela ne va rien changer. |
tuzak kurmak, kapan kurmak(Chasse) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Nous poserons des pièges dans la matinée et y retournerons plus tard pour voir ce que nous avons pris. |
başvurmak(emploi critiqué : à un poste, emploi) (işe, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mon frère a postulé à Microsoft et a obtenu le poste. |
saplanmak(regard, yeux) (konuya, fikre, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
alt kısımını yerleştirmeklocution verbale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) J'ai presque fini la caisse ; il ne me reste plus qu'à y ajouter (or: poser) un fond. |
tellemek, telle kaplamaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Nous devons poser des moustiquaires aux fenêtres pour empêcher les insectes de rentrer. İçeriye böcek girmemesi için kapı ve pencereleri telle kaplamalıyız. |
kuron takmak(diş) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
çarpmak, çarparak koymak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ursula a posé le livre bruyamment sur la table. |
pençelemek, pençe vurmak(ayakkabı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le cordonnier pose des semelles aux bottes. |
Fransızca öğrenelim
Artık poser'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
poser ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.